Sağlıklı yaşamın en önemli adımlarından biri olan sağlıklı beslenme, vücudun ihtiyacı olan enerji ihtiyacını karşılamakla kalmayıp, kişiye motivasyon kaynağı olmak, zindelik kazandırmak, organların düzenli çalışmasını sağlamak ve kronik rahatsızlıklardan korunmak gibi çok sayıda fayda sağlıyor.
Genel yaşam kalitesini artırmada ve vücudu dengede tutmada çok büyük rol oynayan sağlıklı beslenme nedir ve nasıl uygulanır? Diyetisyen Dilehan Kaya, dengeli ve düzenli beslenme kurallarını şu şekilde anlattı;
“HAYAT SU İLE BAŞLAR”
“Sağlıklı beslenme için en önemli şey suyu yeterli miktarda tüketebilmek. Çünkü hayat su ile başlıyor. Ve kişi için gerekli olan su miktarı kilogram başına 30 milim su içmektir. Mesela 70 kilo olan biri için yaklaşık 2 litre su içmek gibi veya 100 kilo olan biri için 3 litre su içmek gibi. Su buradaki en önemli şey ama onun dışında da sağlıklı olan besinleri yeterli doğru miktarlarda alabiliyor olmak gerekiyor. Vitamin, mineral, protein, karbonhidrat, yağ gibi besin bileşenlerini alabileceğimiz besinler yani süt, yumurta, peynir gibi proteinler veya kuruyemişler gibi sağlıklı yağlar, et, tavuk, balık bunlarda proteinler içerisine giriyor. Tam tahıllı ürünler yani buğdayın tam tahıllı hali doğal olarak çavdar gibi ürünler, unları onun dışında yine tam buğday unuyla yapılmış olan makarnalar bulgur pirinç ve makarnadan beyaz makarnadan ziyade daha sağlıklı olan kısım bunları tüketiyor olmak önemli. Onun dışında meyveler ve sebzeler vitamin mineral içeriği çok yüksek ve lif açısından çok zengin muhakkak tüketmemiz gereken grup. Birde sağlıklı yağlar var. Zeytinyağı az miktarda tereyağı ve tabii ki kuruyemişler tüketilmesi gereken grup. Bunları doğru miktarda ve doğru zamanda aldığınız zaman sağlıklı beslenmiş oluyoruz ama herkes için o kadar geniş kapsamlı bir olay ki kimin hangi saatte yemeye başlayacağı hangi öğünleri tüketeceği o öğünlere yayarak ne kadar enerji alması gerektiği biraz geniş kapsamlı bir konu ama önemli olan bu besin ögelerini kendileri uygun bir şekilde alabilmek.
FAYDALI BAKTERİ PROBİYOTİĞİ ES GEÇMEYİN!
“Sindirim sorunları yine çok geniş kapsamlı. Mideyle ilgili bir sindirimde sıkıntı yaşıyor olabiliriz. Yani ülser, gastrit gibi problem olabilir veya bağırsakla ilgili kabızlık veya ishal problemi yada daha farklı bağırsak problemleri yaşıyor olabilir. Çok yağlı, çok işlenmiş ürünler tüketiyor olmak sindirim sistemini gerçekten zorlayan bir durum. Protein ağırlığı çok yüksek olan ürünlerle beslenmek yani devamlı et tavuk balık tüketiyor olmak sindirim sistemini zorlayan bir durum. Probiyotik içeriği düşük beslenmek ki probiyotikler yararlı bakterilerdir. Bağırsaklardaki yararlı bakterilerdir ve yoğurt, kefir gibi ürünlerde bulunur. O nedenle bunları almıyor olmak ev yapımı yoğurt tüketmiyor olmak turşu tüketmiyor olmak kefir tüketmiyor olmak gibi durumlar yine bağırsağın daha az çalışmasına neden olacaktır. Bunun dışında su içmeyen bir kişi için bağırsağın iyi çalışması midenin yeterli çalışması mümkün değil. O yüzden suyu yine iyi tüketmek gerekiyor. Ama daha genel kapsamlı konuşacak olursak lifli beslenmek sebze ve meyve ağırlıklı ve tam tahıllı ürünleri tüketerek beslenmek. Probiyotik içeriği yüksek beslenme. Kandaki vitamin mineral değerlerini düşürmemek. Yani magnezyumun yeterli miktarda olması kanda D vitamininin yeterli miktarda olması bağırsağın iyi çalışmasını sağlayan durumlardan biri. O yüzden sağlıklı beslenen ve sağlıklı olan bir kişi için bağırsak problemleri de aslında yaşanmayacaktır.”
“AZ YEMEK ÇOK HAREKET ETMEK DOĞRU BİR DAVRANIŞ DEĞİL”
“Açlık aslında gereken şey ama ne kadar açlık. Çünkü kilo vermenin yolu aldığımız enerjiyi harcadığımız enerjiden daha az tutabilmektir. Daha çok harcayıp daha az enerji almaya başladığımız anda kilo vermeye başlar kişi ama burada bu en basit tabir olduğu için kişi şöyle düşünebilir ‘o zaman olabildiğince yemeyeyim bolca da hareket edeyim kilo vereyim.’ Hayır. Bu da doğru olan bir durum değil. Çünkü herkesin alması gereken belli bir enerji var ve bu belli enerji dediğim şey aslında bazal metabolizma hızı. Bazal metabolizma dediğimiz şey kişinin hiç hareket etmiyorken 24 saat boyunca uyuyorken ya da yoğun bakımdayken sadece nefes alıp veriyorken harcadığı enerji. Hiçbir şey yapmıyorken bile çok ciddi enerjiler harcıyor vücut ve bu bazal metabolizma hızını almayan kişilerde metabolizma ciddi anlamda yavaşlıyor. Kişi mesela 2000 kalori civarında alması gerekiyordur bazal metabolizma hızı artı harcadığı günlük harcadığı enerjiyle birlikte diyelim ki 2000 kalori ve o sırada 2500 kalori alıyordur, bu artı 500 kaloriyi vücut depolar, 1500 kalori alıyordur o eksi 500 kaloriyi yakmaya çalışır ama bazal metabolizma hızı 1500 ün altındaysa eğer, zaten bazal metabolizma hızı 1600 ise ve o sırada harcadığıyla birlikte 2000 kalori alması gerekiyorsa ve kişi o sırada 1300 kalorilik beslenmeye başlamışsa artık bazal metabolizma hızının altında besleniyorsa, yani açsa işte o zaman kilo verme süreci başta ilk belki birkaç gün bir hafta güzel gidecektir. İlk kısa süreli açlık onu mutlu edecektir ama sonrasında artık vücut yağ yakamamaya kilo verememeye ve hatta bazal metabolizma hızının yavaşlatarak artık tüm sistemi yavaşlatmaya neden olur. Bu da devamında kas ve su kayıplarına neden olur.”