Bolu Koru Otel’de düzenlenen ‘Cumhuriyetin 100.Yılında Uluslararası Türk Sanatı Sempozyumu’ temalı çalıştaya katılan Ressam Sevinç Yurtseven, filmlere konu olacak hikayesini paylaştı.
Eşi ile ayrıldıktan sonra ağır engelli oğlu ile yaşamını sürdüren Sevinç Yurtseven, evin hem annesi hem de babası olarak büyük zorluklar yaşadı. Oğlunu büyütmeye başladığı yıllarda resim ile tanışan Yurtseven, acılarını adeta tuvallere aktardı. Zor günler atlatan Sevinç Yurtseven, birkaç yıl önce kanser olduğunu öğrendi. Resim yapmaya daha sıkı bir şekilde sarılan Yurtseven, hastanede tedavi gördüğü süre boyunca doktorlarının da desteği ile resim yaptı. Resimlerinde kullandığı renkler ve desenler ile ruhunu iyileştiren Yurtseven’e doktorları da destek oldu. Tedavisi bittiğinde ilk sergisini açtı. Filmlere konu olacak hayat hikayesini Sevinç Yurtseven, şöyle anlatıyor;
“Benim 1991 doğumlu ağır engelli bir oğlum var. 33 yıldır onunla birlikte bir hayat sürüyoruz. Onun hem annesi hem babası olarak evimin hem kadını hem de erkeği olarak oğlumla verdiğim hayat mücadelesi beni resme yöneltti. Oğlum moebius sendromlu otistik bir çocuk. Ağır engelli. Dolayısıyla bakımı zor, eğitimi çok zor. Zor aşamalar, zor günler geçirdik. Türkiye’de tanısı konulamadı İngiltere’de konuldu. “2 yaşında ölür” dediler. Şuan 33 yaşında. İyi ki var. Onunla birlikte hayata tutundum diyebilirim. Ben de bundan 3 yıl önce bir rahatsızlık geçirdim. Kemik iliği kanseri. Kök hücre nakli oldum. Tedaviler gördüm. 2 sene önce saçlarım yoktu. Beraber çok zor aşamalardan geçtik. Ama ikimizde birbirimize büyük güç veriyoruz. Hayata bu şekilde tutunduk.
BENİM HİKAYEM SERGİSİ SEVİNÇ YURTSEVEN’İN KURTULUŞ HİKAYESİ OLDU
Hastanede kaldığımda sürekli resim yaptım. Doktorlarım da destek oldular. Tedavim bittiğinde bana sergi açtılar hastanede. Çok güzel bir sergi oldu. Serginin adı ‘Benim hikayem’ Benim hayatımı anlatan tablolardan oluşan bir sergiydi. Çok ses getirdi. O beni daha da resim yapmaya teşvik etti. Çok güzel hocalarla, çok güzel sanatçı dostlarla çalışmalar yaptık.
BOLU’YU ÇOK SEVDİK
Koru Otel’deki çalıştayımız bana ikinci bir hayatın kapılarını açtı. Çok büyük keyifle, zevkle, dostlarla çalıştığım bir ortamdı. Çok büyük hocalar vardı. Koru Otel bizi çok güzel ağırladı. Çok mutluyuz. İnşallah bu çalışmaların devamı gelir. Bolu’yu çok sevdik. Her zaman gelmek isteriz. Ben 1994 yılında resim yapmaya başladım. Çocukla olan sıkıntılarımı resimle attım.