Olumsuzluklardan beslenmek! Bu enteresan ruh hali ülke insanını esir almış durumda. Son örnek, yoğun kar yağışı süresince yaşadıklarımız. Şartlar olumsuzlaştıkça sanki daha da mutlu oluyoruz. Karşılaşılan zorluk ne kadar vahim bir hal alırsa ruhumuz ne yapacağını nasıl tepki vereceğini şaşırıyor ve coşuyor. Aslında yapmamız gereken hayatı o an için biraz yavaşlatıp daha akli salim düşünmek ve mevcut ortamda daha az soruna yol açacak davranışlarda bulunmak. Günlerdir, hava şartlarında yaşanacak olumsuzluklar belliyken hangimiz nasıl bir tedbir aldık? Neden kendimizde hiç sorumluluk aramıyoruz da hep karşı tarafa yükleniyoruz.Bir gerçek var ki olağan dışı hava şartları ve beklenmedik doğa olayları karşısında hazırlıklı ve eğitimli değiliz. Çok daha profesyonel olmamız gerekiyor. Bırakın eylem planlarını, halka karşı yapılacak açıklamaların bile hazır olması gerekirken, biz her şeyi anlık olarak harekete geçiriyoruz. Ülkemizde son yıllarda idare sisteminin liyakat üzerine değil de tamamen gözü kapalı bir şekilde; yol arkadaşı, dava arkadaşı, masa arkadaşı, sıra arkadaşı sistemine dayalı yol alması, yaşadığımız aksaklıkları ve başarısızlıkları doğal bir sonuç olarak önümüze getiriyor.‘Adama göre iş değil, işe göre adam’ kuralı! Bu kural artık her idari yapıda hayat bulmalıdır. Bolu şehir merkezinde eleştirilirken bir baktık, Türkiye’nin bir numaralı geçiş noktasındaki TEM ve D100 karayolları yoğun kar yağışı sonrası kapandı. O da ne! Bize göre Dünya’nın bir numaralı havalimanı olan İstanbul Havalimanı şalterlerini indiriverdi. Ve biz takıldık, Ekrem İmamoğlu’na! Hal bu ki, balık yerine, kar küreme arabasının başında ekmek arası peynir yemeliydi ve o kare bütün haber ajanslarına geçilmeliydi. İstanbul Belediye Başkanının durumu Bolu’daki bir vatandaşı neden bu kadar ilgilendirir. Neden beynine böyle bir yükleme yapar anlamış değilim. İkinci mesele, sürekli olarak yetkililere, yöneticilerimize bir şükretme ve onları yüceltme hastalığı! Kimse istemediği bir işe hele hele bir makama, istemediği halde mecburiyetten gelmiyor. Dolayasıyla bu ‘Allah Razı Olsun’ şu karda kışta biz sıcak evlerimizde otururken onlar çalışıyor gibi anlamsız duygu girdabına girmekten kurtulalım. Çalışanlar iş tanımında ne yazıyorsa onu yapması son derece doğaldır. Adam bu işi seçmiş, bu işe gönül vermişse bu işi yapacak. Her yıl -30 dereceleri görüp yılın ciddi bir bölümünde kar altında yaşayan ne Kanada da ne Norveç de görev tanımı içinde yol açmak olan bir müesseseye ya da şahsa komplimanlarda bulunmak gibi tavır sergilenmez. ‘Allah’ aşkına bu kadar yaygara yapmayalım. Ha çok duygulandıysanız inin aşağıya iki kürek de siz atın veya bir bardak çay ikram edin. Çocukluğumun Bolu’sunda yine ciddi kar yağışları olur. Herkes evinin kapısını önün temizler hatta komşularına yardım ederdi. Şimdi koca koca apartmanlardan bir kişi çıkıp da evimin önünü temizleyim demiyor.Sonuç olarak Ne eksik ne fazla, tadında ve de kıvamında duygularımızı paylaşmalı olumsuz düşüncelerden olabildiğince kendimizi uzak tutmalıyız. Aksi. Halde hem komik kaçıyor hem de yok artık dedirtiyor.