Hanımefendi ön ismi ile hitap etmeyi seviyorum.
Bu sıfatın da, mühim bir icad olduğuna bahse girebilirim.
Büyükanneme rahmet olsun;
– “İcad çıkarma” derdi de; ben yine bildiğimi okurdum.
Onu diyorum!
Bir de şunu diyorum!
Kadına Hanımefendi demek ödül değil, hakkını ve ismini teslim etmektir
Hanımefendi lafzı;
Tüm kadınlık vasıflarını içinde barındıran, onların tüm özelliklerini taşıyan şanlı, içli, güzel bi sesleniş zannımca..
Erkek camiasının ekseri çoğunluğunun bu hitabı benimseyen, kadınlara karşı hoşgörülü, haklarını teslim eden centilmenler olduklarını düşünüyorum.
Bu bahisle;
Kadınların, erkeklerinin ardından yürüdüklerine dair şahitlik edemem..
Eşlerinin yanlarında veya bir adım önlerinde yürüdüklerine tanıklık edebilirim.
Erkeklerin genele bakma gibi ihtiyari alışkanlıkları olduğundan mütevellit; kadınların işini zorlaştırdıkları yönündeki fikirlere itibar etmem.
Bilakis erkek kitlesi; hep kolay tarafta durmayı, kadından yana olmayı her nasılsa akıl etmiş,
Detay içinde boğulmaktan ziyade, meselenin kolay tarafında durmayı bilmişlerdir.
Bu da erkeklerin centilmen olarak anılmalarına vesile olur ki; bu bilinen ve hep beklene gelen de bi şeydir..
XXX
O diil de aslında mesele şudur!!!
Kadının işini zorlaştıran, yine kadındır.
Minik serçe lakaplı, kocaman dudaklı Sezen Aksu utanmamış, arlanmamış..
Havva anamıza cahil diye bir şarkı parçalamış,
Üstüne giymeye bile üşendiği şile bezinden imal, göbeğine kadar dekolte tuniğinin altından…
– Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e diye ünlemiş..
İyi mi?
İyi değil tabii..
Hele bi vakitler “Hanımefendi Sanatçı” dediğim bu kadına, salak bile diyeceğim gelmiyor.
Zavallının düştüğü durum; eleştiri değil de ne alır bilmem..
XXX
Kadın olmak zor, hakikaten zor…
Allah tüm Hanımefendilere, annelere, bacılara, kız kardeşlere, gelinlere, kumalara, teyzelere, halalara tüm kadınlara güç kuvvet ve bol sabır versin.
Kadın!
Duruşuyla, vakarıyla, zarafetiyle, analık içgüdüsü ve Allah’ın vermiş olduğu üstün ayrıntı yeteneği ile her daim Hanımefendi’dir.
Bir Hanımefendi’niz varsa…
Onu pamuklara sarmanız, korumanız, kollamanız, onu her zaman kalbinizde taşımanız gerekir.
Cüzdanınızda taşıdığınız bir başka Hanımefendi’niz! varsa..
O’….
Ya cüzdanınızı yer, ya beyninizi…
XXX
Geçen gün beynimi yiyen bi mesele oldu.
O vakıadan sonra kadının ayrıcalık beklememesi gereken tek yerin sürücü koltuğu olduğunu düşündüm.
Öyle ya!!!
Direksiyonda oturan kişi, ne hanımefendi, ne de beyefendidir.
Yazılı kuralları olan sürücü’dür diyerek kestirip attım.
– “Kişinin hanımefendi veya beyefendiliği karaya ayak bastığı anda başlar.” diye kocaman da bi laf ettim.
Kişi;
Otomobilde, sürücü..
Uçakta, pilot..
Gemide, kaptandır..
Hepsi, trafik işaret ve işaretçilerine uymakla mükelleftir.
Sürücü koltuğunda oturan bir kişi ister kadın olsun, ister erkek, isterse makam mevki sahibi olsun pozitif ayrımcılık beklentisi içinde olmamalıdır.
XXX
Mevzu buraya nasıl geldi..
Şöyle…
Geçen gün aracımla tek yönlü yolda ilerliyorum.
Modeli yüksek, marka ve pahalı bi araç, karşıdan üzerime üzerime geliyor.
Durum ciddi; aracı sağa atmam, kaldırıma çıkmam mümkün değil.
Kaldırım zaten, park halinde silme araç dolu..
Aracın geldiği istikamette ekmek arabası dörtlülerini yakmış ekmek kasalarını indiriyor.
Sinyal yakarak araca gelme diyorum gelme.
Geldi!
Aracının burnunu aracıma kadar dayadı.
Yetmedi!
Sarı saçlı, simsiyah kaşlı, takma kirpikleriyle mütemadiyen selektör yapan kadın; siyah ojeli tırnaklı elleri ile şekiller çizerek bana doğru taciz atışı yapmaya başlamaz mı.
Arkamda araçlar birikmeye, sinirler gerilmeye, kornalar siren ayarında kulakları yakmaya başlayınca kadın sürücü aracını lütfen geri aldı.
Yanından geçerken göz göze geldik.
Sürücü koltuğunda hiç de hanımefendi gibi durmuyordu.
Aracın içinde, kuralları ihlal eden, hakkı olmayan yola giren, trafiği bir müddet felç eden, tehditkar bakışlı, sinirli tabiatsız bir kadın vardı
Botokslu dudaklarını okumak çok kolaydı.
Baya baya küfrediyordu. Kapalı camı kızgın nefesi ile buğulanmış sövdükleri okunmaz, yüzü görünmez olmuştu.
Ve Fakat…
Sürücü koltuğunda oturuyorsa babamı tanımam…
Sürücünün bir diğer sürücüye üstünlüğü yoktur.
Sürücü koltukları,
Ne kadının kadınlık, ne de erkeğin erkeklik taslayacağı yer değildir.
Sürücü koltuğu, makam mevki, erkek kadın ayrımının yapılamayacağı trafik kuralların geçerli olduğu bir yerdir.
O kadar…