fbpx

Ak Parti Bolu İl Başkanı Suat Güner 28 Şubat Post Modern Darbesini Kınadı

Ak Parti Bolu İl Başkanı Suat Güner Türk siyasi tarihine “post modern” darbe olarak geçen kara lekenin 25. yılı nedeni ile yazılı bir açıklama yaptı.

Ak Parti Bolu İl Başkanı Suat Güner şu açıklamalarda bulundu;

25. yılını geride bırakan ve “post-modern” darbe olarak adlandırılan 28 Şubat süreci, milletimizin inancına, iradesine, değerlerine, insan haklarına, demokrasiye ve özgürlüklere yapılan fiili bir darbedir.

Motivasyonunu 27 Mayıs darbesinden alan 28 Şubat; bir darbenin tarihi olduğu gibi vesayetin, antidemokratikliğin, karanlık bir zihniyetin de ismi olarak tarihe geçmiştir.28 Şubat’ta sözde “irtica tehdidi” ile medya, darbeci zihniyete ram olarak “Topyekün Savaş” manşetleri atmış, Ankara sokaklarında tanklar yürütülmüş, anti-demokratik MGK kararları alınmış, “demokrasiye balans ayarı” denilerek dönemin hükümeti istifaya zorlanmıştır. “1000 yıl sürecek” dedikleri 28 Şubat Post-Modern darbesi ile insanlar ayrımcı, ötekileştirici, insan haklarına aykırı uygulamalara maruz bırakılmış, milyonlarca insanın hayatı karartılmıştır.

Kadınlarımız ve genç kızlarımız, ne acıdır ki bu karanlık sürecin en büyük mağdurlarından olmuştur. Darbecilerin kurduğu ikna odalarında nice kadın, inançları hiçe sayılarak horlanmış ve baskıya maruz kalmıştır. Başörtüleri açılmaya zorlanmıştır. Bu odalarda psikolojik baskılara maruz bırakılan kızlarımızın çoğu üniversitelerdeki, liselerdeki eğitimlerini yarıda bırakmak zorunda kalmış ve etkisi bugün dahi süren travmalar geçirmiştir. Getirilen kanunsuz başörtüsü yasağı ile kadınların çalışma hayatında var olmaları engellenmiştir.

Siyasi görüş ve inancından dolayı insanların; çalışma, eğitim, ibadet, düşünce ve ifade özgürlükleri gibi temel hakları ellerinden alınmıştır. Ülkesi, milleti için çalışan ve üreten sermaye dahi kategorize edilerek “Yeşil sermaye” adı altında ötekileştirilmiştir. 28 Şubat darbesi, vesayetçi sistemin ilk tezahürü değildir; maalesef sonu da olmamıştır. 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi de aynı kaynaktan beslenen vesayetçi sistemin dışa yansıyan bir suretidir.

Ülkemizde yaşanan bazı gelişmelere ve dillendirilen, mırıldanılan, hayali kurulan özlemlere bakılırsa 28 Şubat zihniyeti ne yazık ki bazı mahfillerde hala diriliğini korumaktadır. Devletimizin 28 Şubat’ın acılarını sağaltmak ve iyileştirmek adına yaptığı muazzam çalışmalarına rağmen bu zihniyetin söylemleri, eylemleri ve kamuflajlı darbe yılları nostaljileri; kabuk bağlayan yaralarımızı kanatmaktadır.

Vesayetçi zihniyetle mücadelemiz biz var olduğumuz sürece devam edecek inşallah. 28 Şubat için “bin yıl sürecek” diyenler unutmasın ki 28 Şubat bin yıl sürmedi; ancak biz 28 Şubat’ı bin yıl geçse de unutmayacağız. Demokrasimize ve Milli İrade’ye her zaman sahip çıkacağız. 15 Temmuz Darbe girişiminde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, Milletimizle beraber gösterdiğimiz mücadele bunun ispatıdır.

Bu vesile ile ülkemizde 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz gibi insan onurunun, insan haklarının, demokrasi ve değerlerimizin hiçe sayıldığı günlerin bir daha yaşanmaması için var gücümüzle çalışmaya devam ediyor, 20 yıldır her şartta ve koşulda özellikle darbeler karşısında yanımızda olan milletimize şükranlarımızı sunuyoruz.

Açıklamalarında bulundu.

28 ŞUBATTA NELER YAŞANMIŞTI?

Tarihin kara lekesi: 28 Şubat! Postmodern darbenin üzerinden 25 yıl geçti

ERBAKAN BAŞBAKANLIĞINDA 54. HÜKÜMET KURULDU

Merhum Necmettin Erbakan’ın başbakanlığında, Refah Partisi (RP) ve Doğru Yol Partisi’nce (DYP) kurulan 54. Hükümet, 28 Haziran 1996’da ülke yönetimine geçti.

DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’in Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev aldığı Hükümet, “rejimi tehdit ettiği” iddiasıyla tartışmaların odağı oldu.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Erbakan’ın, 24 Ocak 1997’de Kayseri’ye yaptığı gezi sırasında, tek tip elbise giyip bere takan il örgütü görevlileriyle ilgili partiye uyarıda bulundu. Söz konusu durumun “Siyasi Partiler Yasası’na aykırı olduğunu” belirten Başsavcılık, RP Kayseri İl Yönetim Kurulunun 30 gün içinde görevden el çektirilmesini istedi.

Tarihin kara lekesi: 28 Şubat! Postmodern darbenin üzerinden 25 yıl geçti

REFAH PARTİSİ HAKKINDA KAPATMA İSTEMİYLE DAVA

Başsavcılılık, “fesih işleminin yapılmaması halinde, RP hakkında kapatma istemiyle dava açılacağını” da partiye bildirdi.

RP’li Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız’ın 31 Ocak 1997’de düzenlediği “Kudüs Gecesi”nde İran’ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Rıza Bagheri’nin de katılarak bir konuşma yapması ve sergilenen gösteriler, “rejim tartışmalarını” daha da alevlenmesine neden oldu.

Başbakan Erbakan, 1 Şubat 1997’de itirazlara ve DYP’li bazı bakanların “imza atmayız” tepkisine rağmen “üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan” kararnameyi Bakanlar Kurulunda imzaya açtı.

Tarihin kara lekesi: 28 Şubat! Postmodern darbenin üzerinden 25 yıl geçti

“TANKLAR, SİNCAN’DAN GEÇTİ”

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcılığı, tepkilere yol açan “Kudüs Gecesi”ni düzenleyen RP’li Belediye Başkanı Yıldız hakkında 2 Şubat 1997’de ayrı ayrı soruşturma başlattı.

Bu gecede konuşan İran’ın Ankara Büyükelçisi Bagheri, 3 Şubat 1997’de Dışişleri Bakanlığına çağrılarak protesto edildi.

Bu arada, 28 Şubat sürecinde hafızalara kazanan “Sincan’dan tankların geçmesi” olayı yaşandı.

Sincan’da 4 Şubat 1997’de 15 tank ve 20 kariyer, ilçeden geçerek Yenikent’teki tatbikat alanına gitti.

“Askerin uyarısı” olarak değerlendirilen bu gelişme, Sincanlılar tarafından “darbe oluyor” şeklinde algılanarak, şaşkınlığa yol açtı.

Tarihin kara lekesi: 28 Şubat! Postmodern darbenin üzerinden 25 yıl geçti

“SİYASİ TARTIŞMALARA YOL AÇTI”

Yaşanan gelişmeler üzerine harekete geçen dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener, Sincan’dan tankların geçtiği gün Belediye Başkanı Yıldız’ı görevden uzaklaştırdı.

Ankara DGM’deki sorgusunun ardından Terörle Mücadele Şubesince gözaltına alınan Yıldız, beraberindeki 9 kişiyle “yasa dışı silahlı çeteye yardım, halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla tutuklandı.

Yaşananlar, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in de dahil olduğu ciddi siyasi tartışmalara neden oldu.

Dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’in yaşanan süreçten duyduğu rahatsızlığı Başbakan Erbakan’a iletmesi ve sonrasındaki gelişmeler, koalisyon ortakları arasında sorunlara yol açtı.

Tarihin kara lekesi: 28 Şubat! Postmodern darbenin üzerinden 25 yıl geçti

“DEMİREL: TÜRKİYE’NİN REJİM MESELESİ YOK”

Siyasiler arasında yaşanan gerginlik, kamuoyuna da yansıdı. Bu kapsamda, sivil toplum örgütlerinin kadın temsilcileri tarafından Ankara’da geniş katılımlı bir miting düzenlendi.

İran Büyükelçisi Bagheri ise Kudüs Gecesi’ndeki konuşmalarının ardından artan tepkiler üzerine ülkesine gitmek zorunda kaldı.

Kudüs Gecesi’nden 4 gün sonra İçişleri Bakanlığına bir yazı gönderen dönemin Cumhurbaşkanı Demirel, “Belediyelerdeki köktendinci kadrolaşmanın derhal incelenmesini” istedi. Bunun üzerine İçişleri Bakanı Meral Akşener, valiliklere gönderdiği yazıda “Cumhurbaşkanı’na bilgi verilmek üzere” konunun araştırılması talimatını verdi.

Başbakan Erbakan, 21 Şubat 1997’de Cumhurbaşkanı Demirel ile yaptığı görüşme sonrasında “Türkiye’nin rejim meselesi yok.” açıklaması yaptı.

Aynı gün, Washington’da Türk-ABD Konseyi kapanış balosunda konuşan dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, yıllarca zihinlerden silinmeyecek “Sincan’da demokrasiye balans ayarı yaptık.” ifadelerini kullandı.

Tarihin kara lekesi: 28 Şubat! Postmodern darbenin üzerinden 25 yıl geçti

“8 SAAT 45 DAKİKALIK TARİHİ TOPLANTI”

Tartışmaların en yoğun döneminde, Cumhurbaşkanı Demirel’in 26 Şubat’ta Başbakan Erbakan’a “rejim konusunda endişelerini dile getiren bir mektup gönderdiği” otaya çıktı.

Yaşanan tüm bu gelişmelerin ışığında, 28 Şubat 1997’de MGK, Cumhurbaşkanı Demirel’in başkanlığında toplandı.

MGK tarihinin en uzun toplantılarından biri olan, Türkiye’ye siyasal ve sosyal anlamda yeni bir istikamet çizen bu toplantı, 8 saat 45 dakika sürdü. Çankaya Köşkü’nde saat 15.10’da başlayan toplantı, saat 23.55’te sona erdi.

MGK toplantısına Başbakan Necmettin Erbakan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan, İçişleri Bakanı Meral Akşener ile Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hikmet Köksal, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ahmet Çörekçi, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman Koman ve MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç da katıldı.

Toplantıda, MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Onur Öymen, Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yüksel, Olağanüstü Hal Bölge Valisi Necati Bilican ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Necdet Seçkinöz, Genelkurmay İstihbarat Başkanı Korgeneral Çetin Taner ile MGK Genel Sekreter Başyardımcısı Korgeneral Necdet Timur da hazır bulundu.

Tarihin kara lekesi: 28 Şubat! Postmodern darbenin üzerinden 25 yıl geçti

“BİLDİRİDE ‘LAİKLİK’ VURGUSU”

Toplantı sonrasında yayımlanan 4 maddelik MGK bildirisinde özetle “Cumhuriyet ve rejim aleyhtarı yıkıcı ve bölücü grupların, laik ve anti-laik ayrımı ile demokratik ve sosyal hukuk devletini güçsüzleştirmeye yeltendiklerinin müşahede edildiği” belirtilerek, “Anayasa ve Cumhuriyet yasalarının uygulanmasından asla taviz verilmeyeceği” vurgulandı.

Tarihin kara lekesi: 28 Şubat! Postmodern darbenin üzerinden 25 yıl geçti

Bildirinin en dikkati çeken ifadeleri ise şunlar oldu:

“Toplantıda bilhassa Anayasa ile Atatürk milliyetçiliğine bağlı demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olarak belirlenen Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı çağ dışı bir kisve altında zemin oluşturmaya yönelik rejim aleyhtarı faaliyetler de gözden geçirilmiş; Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş medeniyet yolunda, demokratik sistem içerisinde ilerlemesini teminat altına alan Anayasa ve Cumhuriyet yasalarının uygulanmasından asla taviz verilmemesi gerektiği; Anayasa’nın tanımladığı Cumhuriyet’in demokratik, laik ve sosyal hukuk devlet ilkelerinin sağlıklı bir şekilde düzenlenmesine imkan sağlayacak güvenlik, huzur ve toplumsal barışın önem ve öncelik taşıdığı; Cumhuriyet ve rejim aleyhtarı yıkıcı ve bölücü grupların laik ve anti-laik ayrımı ile demokratik ve sosyal hukuk devletini güçsüzleştirmeye yeltendikleri; Türkiye’de laikliğin sadece rejimin değil aynı zamanda demokrasinin ve toplumun huzurunun da teminatı ve bir yaşam tarzı olduğu; devletin yapısal özünü oluşturan sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri anlayışından vazgeçilemeyeceği, yasalarla belirlenmiş kuralların göz ardı edilerek yapılan çağ dışı uygulamaların da hukukun üstünlüğü ilkesiyle bağdaşmayacağı; Türkiye’nin 1997 yılı içinde AB’ye tam üye olacak ülkeler listesine girmeyi öncelikli bir hedef alarak sürdürdüğü, böyle bir dönemde resmi ve sivil kurum ve kuruluşların bu sürece katkıda bulunmasının gerekli olduğu, bu sebeple, demokrasimiz hakkında kuşkulara yol açacak, Türkiye’nin yurt dışındaki imajını ve itibarını zedeleyecek her türlü spekülasyona son vermek gerektiğini, Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik insan haklarına saygılı, sosyal bir hukuk devleti olduğu yolundaki temel ilkelerinin Anayasamızın ve devletimizin teminatı altında olduğu; rejimin, kendisine ve geleceğine yönelik tartışmaların, içinde bulunduğumuz ortamda Türkiye’ye yarardan çok zarar verdiği; açıklanan bu esaslar aksine davranışların, toplumumuzda huzur ve güveni bozarak yeni gerginliklere ve yaptırımlara neden olacağı değerlendirilmiş, bu konularda alınacak ve alınması gereken tedbirlerin Bakanlar Kuruluna bildirilmesine karar verilmiştir.”

Tarihin kara lekesi: 28 Şubat! Postmodern darbenin üzerinden 25 yıl geçti

“ERBAKAN KARARLARI İMZALAMADI”

MGK bildirisinin yayımlanmasının ardından, 1 Mart 1997’de askerlerin MGK toplantısına getirerek, hükümetten yapılmasını istediği 20 madde ortaya çıktı. Bu taleplerin arasında, “Temel eğitimin 8 yıla çıkması, imam hatip okullarının meslek okullarına dönüştürülmesi, irticai faaliyetlere karıştıkları için TSK’daki görevlerine son verilen askerlerin belediyelerde istihdam edilmesinin önüne geçilmesi” de vardı.

Erbakan, bu 20 maddedeki bazı ifadeleri kabul etmeyerek, kararları imzalamadı. 3 Mart’ta DYP’nin bazı önde gelen isimleri, hükümetten çekilme çağrısında bulundu.

Çiller, Başbakanlık’ta bir araya geldiği Erbakan’ı “MGK kararlarını imzalaması” konusunda iknaya çalıştı.

Bu süreçte bir basın toplantısı düzenleyen Erbakan, yeni hükümet arayışlarına tepki göstererek, “Hükümet TBMM’de kurulur, MGK’da kurulmaz” ifadelerini kullandı.

Bazı sivil toplum kuruluşları da açıklamalar yaparak, MGK kararlarına tam destek verdiklerini ifade etti.

Tarihin kara lekesi: 28 Şubat! Postmodern darbenin üzerinden 25 yıl geçti

“MGK KARARLARI YOL AYRIMINI HIZLANDIRDI”

Çiller, Erbakan’dan Temmuz 1997’de Başbakanlık görevini kendisine devretmesini istedi. Bu isteği reddeden Erbakan, 5 Mart 1997’de MGK kararlarını imzaladı. Çiller, Başkanlık Divanı toplantısında MGK kararları ve uygulanması konusunda TBMM’de genel görüşme açılması için Erbakan ile anlaştıklarını, genel görüşme önergesini hafta başında Meclise sunacaklarını açıkladı. Ancak diğer partilerin sert tepki göstermesi üzerine bu plan uygulanamadı.

Cumhurbaşkanı Demirel, MGK’nın anayasal ve kendine özgü bir kuruluş olduğunu vurgulayarak, “MGK kararlarının uygulanmaması halinde devletin yürümeyeceğini, uygulamayanların sorumlu olacağını” kaydetti.

Bunun üzerine Erbakan, MGK kararları için RP’li bakanlar Fehim Adak ve Şevket Kazan ile DYP’li Nevzat Ercan’dan oluşan bir “uygulama komitesi” kurdu.

Bundan sonraki süreçte, başta 8 yıllık kesintisiz eğitim olmak üzere MGK kararlarının uygulanmasında ortaya çıkan tartışmalar, DYP ve RP arasındaki yol ayrımını hızlandırdı.

Tarihin kara lekesi: 28 Şubat! Postmodern darbenin üzerinden 25 yıl geçti

“DEMİREL, SEÇİM YOLUNU GÖSTERDİ”

Başbakan Yardımcısı Çiller, DYP Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, MGK kararlarına direnilmemesini istedi. Bundan sonra DYP’de “hükümetten çekilelim” sesleri yükselmeye başladı.

Anayasa Mahkemesinin kuruluş yıl dönümünde konuşan Cumhurbaşkanı Demirel, “Kimse laik Cumhuriyet’e alternatif aramaya kalkışmasın” ifadelerini kullandı. Demirel, 22 Nisan’daki bir başka konuşmasında ise Türkiye’nin içinde bulunduğu krizden çıkış yolunu “seçim” olarak gösterdi.

MGK, 26 Nisan’da toplandı ve 28 Şubat‘ta alınan kararların ne kadar uygulandığını belirleyebilmek için “İzleme Komitesi” kurulmasını kararlaştırdı. Bu komite, her ay MGK’ya bir de rapor sunacaktı.

Dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, 21 Mayıs 1997’de “Anayasa’nın laiklik ilkesine aykırı eylemlerin odağı haline geldiği açıklıkla anlaşıldığı” gerekçesiyle, RP’nin sürekli kapatılması istemiyle dava açtı.

Tarihin kara lekesi: 28 Şubat! Postmodern darbenin üzerinden 25 yıl geçti

“ERBAKAN, HÜKÜMETİN İSTİFASINI SUNDU”

Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde 11 Haziran’da irticaya karşı “Batı Çalışma Grubu” oluşturuldu.

Haziranın 18’inde Başbakan Necmettin Erbakan ile yardımcısı Tansu Çiller, “giderek artan toplumsal gerginlik nedeniyle hükümetin nasıl devam edeceği” konusundaki görüşmelerinde uzlaştılar. Başbakanlığı Çiller devralacak, BBP hükümete girecek ve erken seçim yapılacaktı. Bu anlaşmadan sonra Erbakan aynı gün hükümetin istifasını Cumhurbaşkanı Demirel’e sundu.

Erbakan, Demirel ile görüşmesinde RP, DYP ve BBP’nin anlaştığını, Bakanlar Kurulu ve hükümet programının hazır olduğunu bildirdi ve hükümeti kurma görevinin Çiller’e verilmesini istedi.

Cumhurbaşkanı Demirel ertesi gün muhalefet lideri Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Deniz Baykal ve Hüsamettin Cindoruk ile görüştü, ardından da hükümeti kurma görevini ANAP Genel Başkanı Yılmaz’a verdi. Yılmaz’ın görevlendirilmesine RP, DYP ve BBP liderleri tepki göstererek, Demirel’i eleştirdi.

Tarihin kara lekesi: 28 Şubat! Postmodern darbenin üzerinden 25 yıl geçti

“YENİ HÜKÜMET KURULDU”

Demirel başkanlığında 25 Haziran’da gerçekleşen MGK toplantısı, Erbakan’ın katıldığı son MGK toplantısı oldu. 30 Haziran’da 55. Cumhuriyet Hükümeti, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın başbakanlığında kuruldu.

ANAP-DSP ve DTP ortaklığıyla kurulan hükümette DSP lideri Bülent Ecevit Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı.

MGK kararlarından en çok tartışılan 8 yıllık kesintisiz eğitim ile ilgili yasa tasarısı, 16 Ağustos 1997’de TBMM’de 242’ye karşı 277 oyla kabul edildi. 8 yıllık kesintisiz eğitim uygulaması, 1997-1998 eğitim-öğretim yılının açıldığı 15 Eylül’den itibaren uygulanmaya başlandı.

Bu arada, Anayasa Mahkemesi RP’yi, 16 Ocak 1998’de “demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı davranarak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ve millet egemenliği ilkelerini çiğnediği ve irticai faaliyetlerin odağı olduğu” gerekçesiyle kapattı. Genel Başkan Necmettin Erbakan ile Şevket Kazan, Ahmet Tekdal, Şevki Yılmaz, Hasan Hüseyin Ceylan, İbrahim Halil Çelik’in milletvekillikleri düşürüldü ve 5 yıl siyaset yasağı konuldu.

22 Şubat 1998’de kararın Resmi Gazetede yayımlanmasıyla RP’nin 14 yıl süren siyasi yaşamı sona erdi.

Kaynak: Sabah

Bolu, Bolu Gündem, Bolu Haber, Bolu Haberleri, Bolu Son Haber, Bolu Son Dakika, Bolu Son Dakika Haberleri,  Bolu Nöbetçi Eczaneler,  Bolu Hava Durumu, Bolu 15 Günlük Hava Durumu

- Reklam -

spot_img

Ulusal Haberler, Bolu'dan Güncel Haberler ve Daha Fazlası

spot_img

- Reklam -

sanalbasin.com üyesidir